Gizli
Gelin Ruhunuzun
Kalmış Köşelerine
Sanatla bir yolculuk yapalım
Sevgili Arkadaşım Emine,
Uzun zamandır seninle görüşemiyorduk. Face’te neler yapıyorsun diye soruyordun. Bir gün Kent Konseyi’nde bir bayanla karşılaştık. Toplantıda Sanat Terapisi yaptığını söyledi. Merak ettim, bu nedenle. Gayet ilgimi çekti. Gitmeye karar verdim ve de gittim. Gittiğim ilk gün, duvarlarda çeşit çeşit çok güzel tablolar. Resimlerdeki renk uyumu… Hoş bir ortam…Klasik müzik eşliğinde oturduk, dinlendik. Bu arada, terapiyi veren bayanın soyadı benim soyadımla aynı çıkmaz mı? Yani Yakın.. Öğretmen bu güzel ortamda haydi kalkın yürüyün ve müzik durduğunda hangi resmin önünde durursanız onunla ilgili duygularınızı yazın dedi, yazdık.
İnsanın ruhunu dinlendiren bir ortam içinde bu çalışmalar 10 hafta devam etti. Her seferinde değişik konular… Bir gün de çeşitli aletler var, bunlardan birini seçiyorsun, onunla müzik yapıyorsun. Ben piyanoyu seçtim. Çalmaya çalıştım. Bir başka çalışmamızda istediğin bir alet seçerek, hiç konuşmadan sessiz iletişim yaptık. Konuşmadan da insanlar anlaşabiliyorlarmış.
Velhasıl insanın kendi farkındalıklarını fark ediyor.
Sanatla, resimle, müzikle uğraşan her insanın bu Sanat Terapisinden ders almasını tavsiye ederim.
Sevgiler…
Sevgili Arkadaşım Sevgi’m,
Seninle uzun zamandır oturup konuşamadık. Seninle yaptığım o uzun, zamanımızı sığdıramayıp daldan dala atlayarak, görüşemediğimiz zamanların acısını çıkarmaya çalıştığımız muhabbetleri çok özledim. Yüz yüze görüşmeye fırsat bulamadığımız için şimdilik sana mektup yazmayı daha uygun buldum. Biliyor musun? Hayatım son zamanlarda o kadar renklendi ki… Son iki buçuk aydır Sanat terapisi ile tanıştım. Keşke sen de burada olsaydın. Burada müzik ve resimle (ki bilirsin en sevdiğim şeyler) yardımıyla resmen psikolojik terapi görüyorum. Gülpembe Hocamız sonradan atak yapmış ve bana göre başarıya koşan bir savaşçı kadın… Onunla zaten haftada bir kere de olsa zaman geçirmek çok güzel. İnsanın yaşı ne olursa olsun istediğin zaman her şeyi başarabilirsin. Bunu burada daha iyi anladım. Neyse nerede kalmıştım; uzu zamandır yapamadığım resimleri yaptım.( Biliyorsun, bakarak güzel resim yapabilirim ama hayal kurarak zorlanırım.) Burada müziğin, buradaki huzurun etkisiyle öyle güzel şeyler çıkarıyor ki insan… Aslında asıl hedefimiz iyi resim yapmak değil Sevgi’ciğim, amaç kendini tekrar keşfetmek. Yazdıklarınla, çizdiklerinle, boyadıklarınla, söylediklerinle ve hareketlerinle…
Geçen haftaki dersimizden bahsetmek istiyorum sana. Merve’nin ve Hande2nin ağzından bana yani kendime mektup yazdım. Bu hafta da Hande yarıyıl tatiline geldiğinde bana neredeyse yazdıklarımı tekrarladı. Yani aslında çocuklarımızın bizden ne istediklerini, bizim hakkımızda ne düşündüklerini ve kişiliklerini çok iyi biliyoruz ve farkındayız fakat onların olmasını istediği şekilde davranamıyoruz ya da şöyle söyleyeyim yanlış olduğunu bildiğimiz halde aynı davranışlarımıza devam ediyoruz.
Sevgi’cim buracsı bir rehabilitasyon merkezi sanki. Ayrıca yalnız değilim, grup arkadaşlarımız var. Tam 9 kişiyiz. Buraya her geldiğimizde bu çalışmayı yaptığım arkadaşlarımı da çok daha iyi tanıyor, izliyor, inceliyor ve her birinin anlattıklarında kendime dersler çıkarıyorum.
Sevgi’cim biliyor musun? Sen müzik öğretmenisin, Bunları belki benden daha iyi anlarsın. Farklı müzikler insanın ruhunda farklı etkiler bırakıyor ve anladım ki insan ne yaparsa kendine yapar. Kendini şekillendirmek ve geliştirmek insanın kendi elindedir.
Bu tarz bir çalışma Denizli’de ilk defa yapılıyor sanırım. Sevgi’m, bunun çoğalmasını ve herkesin faydalanmasını çok istiyorum. Burada yaptıklarımızı hemen hemen her yerde anlatıyor ve insanların duymasını istiyorum ama maalesef kursumuz bitiyor. Bu 10. Haftamız ve bugün çok üzgünüm. Bilirsin çok çabuk bağlanırım ve çok duygusalımdır.
Sevgi’cim bu çalışmaların resimlerinden bazılarını face’te yayınladım. Bakarsan ve Gülpembe Hanım’ın sitesini incelersen farklı ve güzel bir şeyler olduğunu göreceksin. Seni en kısa zamanda hocamızla ve bu huzur bulduğum yerle tanıştırmak üzere, hoşça kal.
Görüşmek üzere benim çocukluk arkadaşım.
Canım Kardeşim,
İyi olduğunu umut ediyorum. Çocuklar da iyidir inşallah. Ablacığım biliyorum Cuma sabahları bana ulaşamıyorsun. O saatlerde ben Denizli’de yeni açılan Yakın Sanat’a gidiyorum. Bu Denizli’de bir ilk, Gülpembe Hanım’ın başlattığı… Sanat terapisi ne diyeceksin. Kısaca insanın kendisini fark etmesi diye izah edeceğim.
Buraya her Cuma koşarak geliyoruz. Grubumuzla iyi kaynaştık. Kendimizi çok iyi hissediyoruz. Her hafta farklı şeyler oluyor. 3,5 ay nasıl geçti anlamadık. Burada içtiğimiz ayın tadı bile farklı. Canım Kardeşim, keşke bende orada olabilseydim diye düşündüğünü sanıyorum. Avrupa Birliği uyum yasasından dolayı bazı sosyal faaliyetler hızla gelişiyor. Eskiden Denizli Bunların fukarasıydı. İnsanlara bu tür imkanların sunulması büyük nimet. Ben geç de olsa ucundan yakalıyorum. Keşke gençliğimde bu tür şeyler olsaydı. Sen de şimdilik Erkin Bey’le(Psikolog) idare et. Canım akşam face’ten görüşürüz.
Öptüm.
Canım Arkadaşım Hatice,
Beni düşündüğünü biliyorum. Beni merak etme. Ben çok iyiyim. Hele son 10 haftadır, daha da iyiyim. Çünkü çok güzel bir yere gidiyorum. Sanat terapisi diye bir yere başladım. Önceleri ne olduğunu bilmediğim için çok merak ediyordum. Başladığımızda bana çok ilginç geldi. Çok hoş, tatlı dilli, sevecen bir hocamız var. Onu çok sevdim. Kendimden çok şeyler bulup çok yakın hissettim. Sonra 9 kişilik bir grup oluşturduk. Gruptaki arkadaşlarla da iyi bir sinerji yakalayıp iyi bir arkadaşlık ortamımız oluştu. Çünkü her hafta Terapide farklı şeyler deniyorduk. Bazen ağladık, bazen güldük, bazen de çok özel anlarımızı paylaştık. Bütün bu duygusallıklarda hep aynı arkadaşlar olunca onların yeri de farklı oldu. Çok özel arkadaşlar oldular. Hiç birisini asla unutamayacağımız dostlar oldu.
Sana biraz burasını anlatmak istiyorum. Sanat Terapisi yeni bir olgu. Yerimiz de çok şık, ferah, temiz ve rahat bir ev. Gülpembe Hanım da çok verici, sıcak kanlı ve tatlı bir hanım. Senin de onu tanımanı çok isterdim. Beni etkileyen en büyük özelliği azmi, çalışması ve insanlığı. Yeri geldi bizimle birlikte ağladı, bazen bizimle birlikte güldü. Her hafta farklı çalışmalar yapıyorduk. Bu çalışmalarda bazen yazılar yazdık, resimler yaptık, müziklerle duygularımızı anlamaya çalıştık. Kendimizi fark etmeye başladık. Kendimizi ifade etmeyi, duygularımızı paylaşmasını öğrendik. Karşılaştığımız her kişiye nasıl davranmamız gerektiğini, bazen durmamız gerektiğini, hayır demeyi öğrenmemiz gerektiğini anlatıyor. Ben buraya başlayalı kendimi daha değerli hissetmeye başladım. Bende çok olumlu gelişmeler oldu. Çok üzülmemeyi, çok takılmamam gerektiğini anlattı bana. Bilmiyorum ama bu terapi süresi bana çok iyi geldi. Buraya gelebilmek için Cuma günlerini iple çeker oldum. Şimdi düşünüyorum, bugün burada son günümüz. Hayatımda çok büyük bir boşluk oluşturacağından eminim ama şundan da eminim ki çok güzel bir insanla tanıştım. Ne zaman birisiyle konuşma ihtiyacı duysam burada bir Gülpembe’nin olduğunu biliyorum. Adı gibi kendi de, kalbi de güzel bir insan olduğunu biliyorum. Arkadaşım senin de burada olmanı, benim yaşadığım güzellikleri senin de yaşamanı, birlikte paylaşmayı çok isterdim. Ama zaten sen benim burada yaptıklarımın hepsini biliyorsun. Buradan çıkınca hemen seni arayıp o hafta neler yaptığımızı anlatıyordum. Onun için çok uzak değilsin. Ama bittiği için üzülüyorum. Yine de kendimi çok şanslı hissediyorum. Böyle bir yerin varlığını duyduğum ve böyle güzel insanla tanıştığım için…